BÜTÜN ARTVİNLİLERİN BULUŞTUĞU NOKTA
  BASINDA ARTVİN
 

 ALİ ÇOLAK

a.colak@zaman.com.tr Kültür Sanat

Artvin'de zaman


Mardin için anlatılan bir inanış vardır; bir kere gören, yedi kere görecektir... Bu Artvin için de söylenir mi bilmem. Artvin öyle sebepsiz, ha deyince gidilecek şehirlerden biri değil. Bir sebep, bir vesile olmalı gidip görmeye. Benim ikinci gelişim. Bakalım bir daha ve acaba yedi kere görebilecek miyim?

Bir Artvin yazısına Mardin'le girişim boşuna değil. Mardin'i gördüm ve orada üç ay yaşadım. İlk karşılaştığım andan beri, Artvin ile Mardin arasında bir benzerlik, bir akrabalık arayıp durdum ve galiba buldum ki Artvin'den söz ederken pek çok kez yanlışlıkla Mardin kelimesi çıkıyor ağzımdan.

Sahi, Artvin'in Mardin ile nasıl bir akrabalığı olabilir?

Önce gökyüzleri. Bu kadar bol yıldızlı geceleri bir Mardin'in damlarında yatarken gördüm ben, bir de Artvin'e gece yarısı ayak bastığımda. Gece salkım saçak, biteviye yıldız, yere iniverecekmiş gibi... Ah, bana yıldız masalı anlatan!.. Gündüzlerse sonsuz mavilikte gök ve bulutlar... Elbette Artvin bir yeşil cennet, Mardin bir çıplak dağlar ve taşlar ülkesi. Sonsuz taşlar...

Bir benzerliği daha var iki şehrin; coğrafyanın onlara biçtiği kader. İnsanoğlu o doymak bilmez iştahıyla ne denli çabalarsa çabalasın, ihaneti ne kadar koyu olursa olsun, onların benzersiz, kendine mahsus yapısını değiştiremiyor. Artık bütün şehirler birbirine benziyor Türkiye'de. Denizli'nin Uşak'tan, Gaziantep'in Kayseri'den, Konya'dan; Çorum'un İzmit'ten farkı yok. Apartman, apartman, apartman ve kıyılarında zenginlerin saltanatını haber veren mağrur villalar... Sizi gözü kapalı alıp götürseler ve bu şehirlerden birinin ana caddesine bıraksalar, oranın yapılarından, mimarisinden nerede olduğunuzu çıkarmanız mümkün değildir. Hiçbir şehrin kendine has yapıları, evleri, sokakları hatta kokuları yok artık.

Fakat Mardin ve Artvin öyle değil. Coğrafya onlara öyle bir armağan vermiş ki insanı aciz bırakıyor. Ne denli kötülük etme arzusu duyarsanız duyun, dağlar ve taşlar bunu gerçekleştirmenize izin vermiyor. Evet, Mardin'de de, Artvin'de de çok katlı çirkin apartmanlar var; fakat bunlar bile şehrin kendine özgülüğünü, doğallığını, hatta oluştan gelen ve bir meziyet olan kusurunu yok etmeye yetmiyor. Mardin'de taşlar, Artvin'de o tabii eğim, yamaçlar müsaade etmiyor sıradanlığa.

Artvin'de uyanmak, ağır akan bir zamana karışmaktır. Sabah bir kalkarsınız, odanıza güneş dolmuş. Zamanı kaçırdığınızı, günü heba ettiğinizi düşünüp kederlenmeye durursunuz. Saate baktığınızda, bunun gereksiz olduğunu görürsünüz. Daha sabahın sekizidir. Güneş bir kainat gibi kaplamıştır hayatı ve sizi bu ağır çekimli akışa davet etmektedir. Tamamını bir bakışta, bir noktadan asla görme imkanını bulamayacağınız şehirde, tepeleri aşa aşa, yamaçları çıka çıka dolaşırsınız, daima yavaş... Burada hiçbir şey hıza ayarlı değildir; çünkü şehri koruyan o tabii coğrafya bunu ebediyen unutturmuştur. Yavaş yürür, arabanızla yavaş gider ve hatta yavaş konuşursunuz. Bu denli yavaşlık, elbette şehrin yerlileri için sonu gelmez bir can sıkıntısını hayatın doğal rengi haline getirebilir, getirmiştir. Ve o muazzam can sıkıntısı, burada bir hayat felsefesine dönüşmüş, bir insan tipi bile ortaya çıkarmıştır. Fakat biz yabancılar, zamanın neredeyse durmaya yüz tuttuğu böyle bir iklimde yaşamanın lezzetini duyarız.

Artvin her yıl bugünlerde yavaş akan zamanı hızlandırmak istercesine konuklara, uzaktan gelmiş insanlara açıyor kapılarını. Bir şenliktir alıp yürüyor. Geleneksel Kafkasör şenliklerine iki yıldır kültür-sanat etkinlikleri de eklendi. Geçen yıl altı dalda yapılan Artvin konulu yazı yarışması, bu yıl bir yeri, mekanı tanıtan yazılarla sınırlandırılmış. Jüri üyesi olarak bize gönderilen elliye yakın yazıyı okuduk. Artık Artvin'in tarihini, mekanlarını hatta insanlarını tanır hale geldik. 'Bir aşka dönüşüverdi aşinalık...'

Geçen yılki yarışmada ödül alan yazılar, valilik tarafından 'Geçmişten Geleceğe Artvin' adıyla kitaplaştırılmış. Yerel tarihin, bir şehrin kültürel varlığının yazılı hale getirilmesi beni mutlu eder. Bu bilinç gitgide yaygınlaşıyor. Evet biraz geç oldu; ama biz böyleyiz işte, bir varlığın değerini yitirmeden anlama kabiliyetimiz yok. Artvin, dönüp kendine bakıyor ve o sonsuz mavi göklerin altında, o yavaş akan zamana karşı, yavaş yavaş yitirdiklerinin peşine düşüyor. Dilerim bulur ve bu buluş onu zenginleştirir. O zaman, o bunaltan can sıkıntısını da dağıtır belki, kim bilir!..

28 Haziran 2008, Cumartesi
ikinci sırada!

Vali Aydoğdu açıkladı;

"Artvin, Dünya'da ikinci sırada"..


Vali Aydoğdu açıkladı;

“Artvin, Dünya’da ikinci sırada”..



Vali Cengiz Aydoğdu, Turizm talebindeki değişimler Artvin’e avantaj sağlıyor. İsteklerin örtüşmesi Artvin’e gelen turist sayısında düzenli bir artış sağlıyor. Örneğin, turiste akışkanlık hızı itibariyle Dünya’da 2’nci sırada gelen Çoruh Nehri’nde rafting yapmanın ayrıcalığı ve heyecanı’nı yaşatıyoruz ”dedi.

Karadenizolay(Artvin)-
Artvin turizmini ve turizm çeşitliliğini değerlendiren Artvin Valisi Cengiz Aydoğdu, Dünyada ve Ülkemizde yaşanan turizm taleplerindeki değişimlerden dolayı, Artvin’e gelen yerli ve yabancı turist sayısında her yıl artış yaşandığını kaydetti.

Vali Aydoğdu:” Artvin’in turizm çeşitliliği turistin istekleri ile örtüşüyor. Bu nedenle ilimize gelen turist sayısında her yıl düzenli bir artış kaydediliyor. İlimize 2006 yılında 60 bin yabancı, 125 bin yerli olmak üzere 185 bin turist geldi. İl ekonomisine yaklaşık 9 milyon dolar katma değer sağladı” dedi.

Artvin’in, diğer illerde bulunmayan veya benzerlerinden çok daha farklı doğal güzelliklere sahip yaylalara, dağlara, göllere ve nehirlere sahip olduğunu anlatan Vali Aydoğdu, “ İşte bu farklı zenginlikler yerli ve yabancı ziyaretçiyi ilimize çekiyor. Örneğin,. Yaylalardaki sosyo-kültürel yaşam içerisinde yapılmakta olan festivaller, artık ülkemizin her yerinde talep yaratır olmuştur. Hatta Artvin’le özdeşleşmiş olan Kafkasör Kültür Turizm ve sanat Festivali’ne yurt dışından da turist grupları gelmektedir.” şeklinde konuştu.

Kaçkar dağları’nın özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistin sürekli ilgi odağı olduğunu belirten Vali Aydoğdu,” Bu ilgi kışın da aynı şekilde devam ediyor. Dünya’da sadece 20 noktada yapılmakta olan, kayak sporunun en uç noktası durumundaki helıskı sporu imkanları da bulunmaktadır. İsviçre’de yerleşik bir firma tarafından Yusufeli Yaylalar köyünde konaklama yapılmakta ve dağların zirvesinden vadilere kaymaktadırlar.” dedi.

Borçka İlçesine bağlı Camili (Macahel) bölgesi’nin UNESCO tarafından Bio-Rezerv alanı ilan edilmiş olduğunu hatırlatan Vali Aydoğdu şöyle devam etti.” Özellikle yaz aylarında yoğun ziyaretçi oluyor. Çünkü Camili bölgesi biyolojik çeşitlilik açısından Dünya’da nadir yörelerden biri. Aynı şekilde başta Borçka ve Şavşat’ta bulunan Karagöller olmak üzere il genelinde sayıları 30’a varan göller büyük çekim merkezleri. Geleneksel kültürümüz içinde yer alan yaylacılık geleneği de bozulmadan günümüze kadar gelmiştir ve yaylalar eko-turizm açısından önemlidir. Keza, Kaleler, Manastırlar, Kiliseler de talep yaratan diğer tarihi ve kültürel varlıklarımız.”

Çoruh vadisi boyunca inşa edilen enerji barajları nedeniyle oluşan göllerin daha şimdiden turizme farklı bir boyut kazandırmaya başladığını kaydeden Vali Aydoğdu.” Baraj gölleri çevresindeki yeni rekreasyon alanları, Artvin’in doğal güzelliğine farklı bir zenginlik katmıştır.” dedi.


Artvin’in sosyal ve kültürel yaşamının da çok farklı ve renkli olduğunun altını çizen Vali Aydoğdu açıklamalarını şöyle noktaladı:” Artvin Halk oyunları çok zengin folklorik yapıya sahip, Çoruh Nehri gibi coşkuludur. Kısaca Artvin, tüm doğal ve kültürel değerleriyle, alternatif turizmde, alternatifsiz bir il olma özelliğine sahiptir.”



Artvin’de ‘Maden Yasasına Hayır’ Mitingi

Artvin Belediye Başkanı Emin Özgün, “biz 10 yıllık maden ocağı değil gelecek nesillere milyonlarca yıllık bir doğa, bir servet bırakmak istiyoruz” dedi.



Mitingde ilk konuşmayı yapan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Erdoğan Gazihan, Artvin’in kalkınması için gelirlerin ilde kalacağı turizm, eğitim, organik tarım, seracılık ve benzeri gibi pek çok alternatif projenin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Biz Artvin’in geleceğini bunlarda görürken çıkarılan bir maden kanunu ile hem Artvin hem de ülkemizin bütün doğal kaynakları yabancılara, maden tekellerine sunulmuştur. Bu maden yasası Cumhuriyetimize yakışmayan talan yasasıdır, mutlaka değişmelidir. İktidardaki ve muhalefetteki milletvekillerimizden halk olarak talebimiz maden yasasının değişmesi için daha çok çaba gösterilmesi. Unutmayın yabancı şirketler madenlerimizle bizleri kalkındırmaz, tersine paraları kendileri alır çevre felaketlerini de bizlere bırakırlar. Bu kararlı tavır her türlü bilimsel, sosyal ve hukuki platformlarda aynen devam edecektir.”

Araştırmacı Mustafa Çınkı’nın konuşmasında siyasilere atıfta bulunması üzerine AK Parti Milletvekili Ertekin Çolak müdahale ederek kürsüden siyasi mesajlar verilmemesi gerektiğini, kendisinin de AK Parti milletvekili olarak madene hayır mitingine katıldığını söyledi.

Yaşanan bu tartışmanın ardından kürsüdeki konuşmasını yarıda bırakıp inmek isteyen Çınkı’ya, mitinge katılan vatandaşlar ve dernek başkanı Erdoğan Gazihan devam etmesi yönünde ricada bulundu. Çınkı, konuşmasını kısa tutup kürsüden ayrıldı.

Daha sonra söz alan Van 100. Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Yılmazer’ın konuşması sırasında da tartışmalar yaşandı.

Artvin Belediye Başkanı Emin Özgün de konuşmasında, dün fotoğraf çekmek için belediye çalışanlarını Cerattepe’ye yolladığını belirterek şunları ifade etti:

“Burada personelim maden sahasına alınmadı. Oraya gelir, o madeni kafanıza yıkarım. Siz kim oluyorsunuz benim personelimi oraya sokmayacaksınız? Belediye sınırları içerisinde izin almadan maden çıkaracaksınız, benim personelimi oraya almayacaksınız. Yok öyle bir şey. Artvin’e zarar verecek her türlü oluşumun karşısındayım. Çevreye zarar vermeden maden çıkarılacak teknoloji yok. Kim söylüyorsa yalan söylüyor, biz 10 yıllık maden ocağı değil gelecek nesillere milyonlarca yıllık bir doğa, bir servet bırakmak istiyoruz. Artvin’de işsiz genç çok. ‘Artvin’e iş sahası açacağız’ diye benim halkımı kandırıyorlar. Şu ana kadar bu madene 50 trilyon para harcanmış, verin siz 50 trilyonu bana, ben Artvin’e 500 kişinin çalışacağı fabrika kurayım.”

“Madene Hayır” mitingine, AK Parti Artvin Milletvekili Ertekin Çolak, CHP Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük,CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, CHP Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve CHP Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız, ile çeşitli üniversitelerden profesörler katıldı.

Konuşmaların ardından mitinge katılan kalabalığa Cerattepe maden sahasıyla ilgili sinevizyon gösterisi sunuldu. kaynak:  ntvmsnbc

Artvin, hayal kurmayı öğreniyor

Tarih: 26 Haziran 2007 Kaynak: Zaman Yazan: Ali Çolak
Şair Abdülkadir Budak, Ankara'dan sabahın dördünde gelebildiği Artvin'i bir cümle ile özetleyiverdi: "Bu şehir gezilmez, Artvin'e ya çıkılır ya da inilir." Akşam karanlığı basarken 'çıktık' Artvin'e. Dolana kıvrala ve her dönemeçte bir sürprizin şaşkınlığını yaşayarak...

Bu şehir, başta yön duygusu olmak üzere, tabiata dair bütün yerleşik itiyatları sarsıyor ve insanı her dakika şaşırtıyor. İlk kez gelen bizler de, bir bulmacayı çözer gibi anlamaya çalıştığımız Artvin'de çokça sürprizler yaşadık, çokça şaşırdık. Türkiye haritasının ucuna sıkışmış, uzak dağların ardına, bulutların ve uçsuz bucaksız gökyüzünün altına saklanmış Artvin, üç gün boyunca bir grup yazar, şair ve gazeteciyi ağırladı. Ahmet Turan Alkan, Beşir Ayvazoğlu, Zeki Coşkun, Ali Akbaş, Abdülkadir Budak, Ömer Erdem, Nazan Bekiroğlu, Mustafa Armağan, Turan Karataş ve ben, "Geçmişten Geleceğe Artvin" projesi kapsamında düzenlenen şiir, kompozisyon, mektup ve anı yarışmasının seçici kurul üyeleri olarak, Vali Cengiz Aydoğdu tarafından Artvin'e davet edildik. Yarışmanın ödül törenine katılıp tören öncesi düzenlenen mini açık oturumda dinleyicilerle söyleşme fırsatı bulduk. Hafta sonunda ise Artvin'in ilçelerini, yaylalarını gezdik. Pazar günü Batum'a geçip Karadeniz'e bir de oradan baktık. Dönüşte, hepimiz, bu uzak ve unutulmuş topraklardan bir rüyadan uyanmanın hüznüyle ayrıldık. O bildik söz ile söylersek, kalbimiz Artvin'de kaldı.

Artvin'in, coğrafi uzaklığını, yalnızlığını unutturup bu engelleri ortadan kaldıracak bir şansı var. Bu da çok nitelikli, donanımlı ve iyi niyetli yöneticilere sahip olması. Vali Cengiz Aydoğdu, alışılmışın dışında, güncel edebiyatı bile takip eden 'okur-yazar' bir bürokrat. 'Bize Velvele Düştü' (Ötüken Neşriyat) adlı kitabı, zihinsel coğrafyasının genişliğini ortaya koyuyor. Emniyet Müdürü Necmettin Emre, edebiyata meraklı, birikimli ve en önemlisi güleryüzlü bir yönetici. İl bürokratları, ilçe kaymakamları donanımlı, heyecanlı insanlar. Bu kadro el ele verip, 'Geçmişten Geleceğe Artvin' projesini hayata geçirmiş. Amaçları, dumanlı dağların ardında, azgın Çoruh'un çağıltısından başka sesi çıkmayan şehri ülkenin gündemine getirmek, turizme kapılar açmak ve en önemlisi, yıllardır göç veren Artvin'e yeniden umut aşılamak.

Edebiyat ve fotoğraf ana başlığı altında yedi dalda düzenlenen yarışmanın amacını Vali Aydoğdu, "Artvin'in kültürel değerlerini ortaya çıkarmak, unutulmaya yüz tutmuş güzelliklerini geleceğe taşımak, insanımızın tabiat, memleket ve insan sevgisini pekiştirerek milli, tarihi ve kültürel değerlerle yetişmesine katkı sağlamak." diye anlatıyor. Bu yarışmalarda ortaya çıkan eserler, kendi dillerince 'Çoruh havzasında uygulanan baraj ve yol yapımları ile yeniden inşa sürecini yaşamakta olan Artvin'in sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlerini ve doğal güzelliklerini' tespit ediyor.

Artvin'in dergisi de olacak
Artvin gibi yoksunluklar içinde yaşayan bir kentin, kendini yeniden bulmak için edebiyat ve sanata başvurması, takdir edilecek bir çaba. İstanbul'dan ve Ankara'dan on yazar, şair ve gazetecinin bir davete uyarak Artvin'e gelişi, hem vali Aydoğdu'nun hem de Artvinlilerin doğru yolda olduklarına dair inançlarını güçlendirdi. Bu yarışmaları geleneksel hale getirip her yıl edebiyatın farklı bir türünde ödül vermeyi düşünüyorlar. Fotoğraf ödülü ise devam edecek; çünkü bölge, doğal güzelliği ile fotoğrafçılara sınırsız imkanlar sunuyor. Bu yılki yarışmaya başvuran fotoğraflar arasından bir seçki yapılarak kitaplaştırılmış. O kitaptaki fotoğraflar da şu anda Artvin Öğretmenevi'nde sergileniyor. Yazı ve şiir türlerindeki eserler de önümüzdeki günlerde kitaplaşacak. Böylece, Artvin'in yerel tarihine, kültürüne, günlük hayatına dair pek çok şey kayda geçmiş olacak. Bu arada vali müjde verdi; önümüzdeki aylarda Artvinlilerin bir de dergisi olacak. Cengiz Aydoğdu göreve başladığında; dağları, ırmakları ve gökyüzünden başka birşeyi olmayan Artvinlileri 'hayal kurmaya' çağırmış. 'Geçmişten Geleceğe Artvin' projesi, bu hayalin kurulmaya başladığını gösteriyor.

Yeşilin akla gelmez tonlarını saklayan Artvin, artık bir barajlar şehri. Çoruh'un üzerinde küçüklü büyüklü yirmiye yakın baraj inşa ediliyor. Borçka Barajı bitmiş; Deriner Barajı, dünyanın en büyük projelerinden biri olarak hayata geçiriliyor. Baraj alanında açılan onlarca tüneli gördük. Dağların altında, bir evin odalarını gezer gibi gezdik. Büyük bir dönüşüm yaşanıyor bu vadide. Bu dönüşümün edebiyata, sinemaya, fotoğrafa yansımaması mümkün değil. Abdülkadir Budak, baraj inşaatından çıkışta, bir şiirin ilk dizelerini yazmıştı bile... Gezilerimiz boyunca hepimiz, sık sık Abdülhak Hamid'i anıp, 'Bu yerlerde şair olmak pek tabiidir' dedik. Şimdi Artvinliler bu tabii hali uyandırıp seslerini duyurmak için çalışacaklar. Onların davetine uyup Artvin'e gitmek gerek. Orada görecekleriniz, hayal ettiklerinizin çok ötesinde olacak.

Artvin ve Artvinliler, tıpkı coğrafyası ve bitki örtüsü gibi müthiş bir zenginliğe ve çeşitliliğe sahip. Ne  bu yazık ki bu zenginliğin farkına henüz varabilmiş bu yöre insanları. İnsan malzemesindeki bu zenginlik ve çeşitlilik Artvin kültüründe, folklor ve beşeri ilişkilerini de yansımış durumda. Bütün bu zenginlik ve çeşitlilik Türk yansımalarının bir ürünüdür.


Türk, Gürcü, Hemşin, Ahıska, Laz, Ermeni, Rum ve daha niceleri bu topraklarda kardeşçe yaşamlarını sürdürmekteler. Artvin sokaklarında dolaşırken bir çok farklı lisanı duymanız ve anlayamamanız mümkün oluyor.

Artvin enteresan bir doğa yapısına sahip, iki vadi arasında arazi içine gömülmüş olan ve tabanı ile zirvesi arasında 300-400m yükseklik farkı oluşturmaktadır. Aşağı mahalle, Orta mahalle ve Çarşı mahallesi olarak üç bölüme ayrılmış durumdadır. Artvin aşağı mahalle ile yukarı mahallesi arasında yükseklik farkı Türkiye’nin başka bir şehrinde görülmemektedir. Bu iki mahalle arasında farklılıkları gözlemledikçe şaşırıyoruz. Aşağıda çiçekler açmışken yukarıda karla kaplı alanlar gözümüze ilişiyor. İkisi de Artvin!

Artvin, Kaçkar ve Karçal dağlarının gölgesinde, ili ikiye bölen Çoruh nehri, dik yamaçlı uzun vadileri, 3900 metreye kadar yükselen birbiri ardına sıralanmış yüksek dağları, balta girmemiş doğal ormanları, yüksek dağların doruklarında Krater gölleri, Karagülleri, yeşil yaylaları, fauna ve flora zenginliği, tarihi kilise, kale ve kemer köprüleri, geleneksel mimarisi ve festivalleri ile çeşitli turizm değerlerini içinde barındıran otantik şehirlerden biridir.


Bunun yanı sıra Orta Asya dan gelen göçlerin fazlaca yerleşmelerine sahne olmuş bu topraklar. Artvin gezimiz esnasında sıklıkla bu köyleri ziyaret ederek bilgi ve belge topladık.

Gençler iş imkanları nedeni ile köylerden göç ederek büyük şehirlerde kendi mahallerini kurarak geleneklerini sürdürüyorlarmış. Özellikle Bursa, Adapazarı ve İzmir en çok göç alan şehirler olmuş.

Bu bölgede çok fazlaca etnik kültürün yaşaması Selçuklu ve Osmanlı döneminde doğa koşullarından dolayı tam hakimiyetin oluşamamasına bağlamak mümkün olabilir. Bölgede elle sayılabilecek kadar Osmanlı yapısına rastlıyoruz.

Örf ve adetler, folklor açısından Artvin’in kendisine mahsus zengin bir kültür ve folklor mirası vardır. Halk edebiyatı, el sanatları, eğlence, yemek ve kıyafet bakımından oldukça zengindir. Artvin’den yüzlerce şair yetişmiştir. Zuhuri, İzni, Keşfi, Didari, Efkari ve Ali Fahri gibi aşık ve şairler başlıcalarıdır. Halk oyunlarında Erzurum, Kars. Karadeniz ve Kafkasya’nın tesiri büyüktür.

Türk Mührü ekibi, Artvin’den ayrılırken istediği, aradığı Türk Mührünün izlerine rastlamış bir şekilde yoluna umutla devam ediyor….

KAYNAK :http://www.fotogezgin.com









































Doğu Karadeniz'in İncisi

Artvin

Her daim yeşil doğası, karlı yüksek dağları, tarihi kiliseleri, köprüleri ve camileri, dağların doruklarındaki üç mavi boncuk gibi parıldayan Karagölleri, yaylaları ve bozulmamış yerli halkıyla Artvin, sessiz ve kendine özgü bambaşka bir dünyanın kapılarını aralıyor bizlere. Nasıl bir yemeğin kokusuyla doyamazsanız, Artvin'i de görmeden, yaşamadan, içine girmeden anlayamazsınız.

Artvin ve çevresi oldukça köklü ve zengin uygarlıkların yaşadığı bir bölgedir. M.Ö. 10 bin ile 8 bin yıllarından kalma cilalı taş çağına ait insan izleri, Artvin'de bu çağlarda insanların yaşamış olduğu izlenimini vermektedir. Bulunan madeni eşyalar ise, tarih öncesi devirlerin sırası ile yaşandığını belgelemektedir. Artvin'e egemen ilk kavim, Türklerin ataları olarak kabul gören Hurriler'dir. Daha sonra tekerleği icat eden, atı evcilleştiren, tarihte ilk beyin ameliyatını gerçekleştiren İskitler, Artvin'i ele geçirerek bu alanı askeri üs olarak kullanmaya başlamıştır. Hz. Osman döneminde, İslam orduları Bizans'ı yenerek Şavşat-Ardanuç ve Artvin'i ele geçirmiştir. Bu olaydan sonra birçok beylik ve devletin kontrolü altına giren Artvin, 1. Selim döneminde Osmanlı Devleti'nin egemenliğine geçmiştir. 250 yıl süren egemenliğin ardından Artvin, sırasıyla Rusya, İngiltere ve Gürcistan tarafından işgal edilmiştir. Kurtuluş savaşıyla birlikte düşmanlardan temizlenen Artvin'de, 7 Mart 1921 itibariyle Türk bayrakları dalgalanmaya başlamıştır.

Artvin, arazisinin çok engebeli olması nedeniyle tarım ve hayvancılık yönünden sınırlı bir potansiyele sahiptir. Tarım arazilerinin büyük çoğunluğu çay ve fındık alanlarıdır. Geri kalan alanlarda kivi, mısır, birçok meyve çeşidi, kestane ve sebze üretimi yapılmaktadır. Hayvancılık daha çok yüksek kesimlerde ve yaylalarda yoğunlaşmıştır. Arıcılık oldukça gelişmiş olup çoğunlukla gezgin arıcılık yapılmaktadır. Sarp Sınır Kapısı'nın açılması, ilde ekonomik ve turizm açısından büyük bir canlılık kazandırmış, özellikle nakliyecilik ve konaklama sektörünü olumlu yönde etkilemiş, sınır ticareti, ithalat ve ihracat sürekli artmıştır.

Artvin'de kırsal yerleşim genellikle dağınıktır. Bu bakımdan, birçok sivil mimari örneği ilin vadi ve tepelerinde ayrı ayrı yapılar halindedir. Bu yapıların çevresinde de çoğunlukla bahçeler ve tarım alanları bulunmaktadır. Evlerin çoğunda birinci katların yapımında taş kullanılmış, üzerine kerpiç veya ahşaptan ikinci katlar yerleştirilmiştir. Bazen de taştan yapılmış ahırın üzerine ev yapılmaktadır. Artvin il merkezinde bulunan evlerse genellikle iki katlıdır. Bunların da temelleri moloz taştan ve kaba taştan yapılmıştır. Artvin evlerinin bir özelliği de "Nayla" ismi verilen ek yapılardır. Naylalar genelde tüketime yönelik besin maddelerinin bozulmadan uzun süre saklanması için yapılmış olan yapılardır. Ahşap veya taştan yapılan Naylalar dikdörtgen olup, temel duvarları üzerine, köşelere yarım geçmelerle birleştirilmiş taban ağaçları yerleştirilmiş ve sonra bunların etrafı üst yüzeyi konik, teker adı verilen tahta tekerlekler takılmıştır. Bu tekerlerin özelliği de direklere kolaylıkla tırmanabilen kemirgenlerin ambarlara girmesini önlemektir. Naylalarda hava sirkülasyonunu sağlamak için ızgara döşemelere önem verilmiştir.

Ekoturizmin Öncüsü Artvin

Dünyada "Kültürel ve Doğal Kaynakların" korunması çalışmalarının arttığı günümüzde Artvin, mükemmel korunmuş tabiatı ile önem kazanmaktadır. Çünkü Ekoturizm ancak "Kültür ve Doğa" olanakları ile oluşturulabilecek bir turizm şeklidir. Artvin de bir bütün olarak; dereler, göller, ormanlar, vadiler, dağlar ve ekolojik zenginliği ile bir doğa cenneti; renkli folklorik yapısı, kaleleri, manastırları, camileri ve tarihi köprüleriyle de bir kültür kentidir. Bu özellikleriyle Artvin, Türkiye ekoturizminin önemli merkezlerindendir.

Ekoturizmin kapsamı içinde; Artvin geneline dağılmış yaylaların eşsiz doğasını, yayla insanının sıcaklığını, yayla yaşamını, eğlencelerini ve daha birçok güzelliği bulmanız mümkün. Yaylalarda kendi kamplarınızı yapabileceğiniz gibi, konaklama tesisleri de bulabilirsiniz. Artvin'in turizme açılmış başlıca yaylalarıysa şunlardır;

Kaçkar Yaylası: Rize ile Hopa arasında bulunan bu yaylada, yılın her anı keskin buzulları gözleyebilir, yemyeşil ormanlarla kucaklaşabilir, masmavi gölleri seyredebilirsiniz. Binlerce çeşit hayvan ve bitkisiyle mükemmel bir ekosisteme sahip olan yayla, ayrıca her yıl birçok dağcıyı kendisine çekmektedir. Haziran ve Eylül ayları ise tırmanış için idealdir.

Kafkasör Yaylası: Kafkasör Yaylası, Artvin şehir merkezinin 10 km. güneybatısında bulunmaktadır. Yayla ormanlarla çevrilidir ve dolayısıyla av turizmine elverişlidir. Eşsiz güzellikleriyle, dinlenmek isteyen ve manzara görmek isteyen insanlar için birebirdir. Yapılan bir incelemeye göre Kafkasör'de ender bulunan önemli bitki türlerine rastlanmıştır. Yayla ayrıca, her sene, haziran ayının son haftası gerçekleştirilen Kafkasör Kültür ve Sanat Festivali´ne ev sahipliği yapmaktadır.

Sahara Yaylası: Bu yayla Şavşat´a 15. km uzaklıktadır. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından "Sahara-Karagöl Milli Parkı" adı altında koruma altına alınmıştır. Kocabey Köyü'nde bulunan yayla (kışla) evleri, kendine has ahşap mimarisiyle turistlerin ilgi odağıdır. Yörede her yıl Temmuz ayının dördüncü haftasında Sahara Pancarcı Festivali düzenlenir.

Yayla turizminin dışında, balıkçılık hobiniz varsa, balık avlanma mevsimlerinde Barhal Çayı'nda, Hatila Deresi'nde, Arhavi Ortacalar Deresi'nde ve Borçka Camili - Maçahel deresi'nde ve Karagöl olarak adlandırılan göllerde olta balıkçılığı yapabilirsiniz. Artvin'de avcılık yapmanız da mümkün olup ayı, dağ keçisi, yaban domuzu, kurt, tilki, çakal, keklik, bıldırcın ve Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi gibi hayvanları avlayabileceğiniz turlar mevcuttur. Eğer adrenalin tutkunuysanız, Artvin'de yapacağınız rafting, beklentilerinize kesinlikle cevap verecektir. Buradaki rafting kamp merkezlerinde, tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak ekip ve teknik donanım bulunmaktadır. Diğer doğa sporları aktiviteleri olarak, dağcılık, trekking parkurları, kamp ve karavan turizmi ile jeep safari turizmi de mevcuttur. Ayrıca Artvin göç mevsiminde kuş gözlemlemek için de çok ideal bir yerdir. Tüm bu saydıklarımızdan sonra unutulmaması gereken en önemli noktaysa, bunları yaparken size mükemmel bir doğanın eşlik edeceğidir.

Ama yine de, bu az bilinen yönlerinin dışında, Artvin'de turizm denince ilk akla gelen yayla festivalleridir. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde ve Artvin'de baharın bitişiyle birlikte her yıl düzenli olarak yöre halkı hayvanlarıyla beraber yaylalara göç ederler. Bu yayla göçleri uzun ve yorucu bir süreçtir. Bu nedenle yaylaya ulaşılmadan önce belirli mola yerlerinde konaklanılır. Bu molalarda yaylaya göç edenlerin hayvanları birbirileriyle karşılaşır. Bu karşılaşmalar yolculuk esnasında hayvanlar arasındaki liderin belirlenmesinde önemli rol oynar. Galip gelen boğa, yayla göçündeki hayvanların sürü lideri olur. Bu da yayla yolculuğunun düzen içinde geçmesini sağlar. Yöre halkı da bu durumu bildiği için yıllardan beri gelen alışkanlığı bir festival havasına sokarak, hem göç esnasında eğlenmiş, hem de turizme katkı sağlamış olur. Festivallerdeki boğa güreşlerinde, boğaların hiçbir zarar görmemesi için tüm önlemler alınarak belli kurallar getirilmiştir. Bu kurallarla boğalar kategorilere ayrılmış ve güreşler tamamen eşit şartlarda gerçekleştirilmiştir. Özellikle boynuzlarda sivrileştirme yapılmış boğalar yarışma dışı bırakılır. Güreşen boğaların tamamen doğal ortamda güreştirilmesiyse bir gelenektir.

Kafkasör Kültür ve Sanat Festivali: Her yıl Haziran ayının 4. haftası boyunca geleneksel olarak düzenlenen festivalin en önemli organizasyonu boğa güreşleridir. Dünyada bir eşinin daha görülmediği ve duyulmadığı bu güreş türü, yöreye özgü kalıcı özellikleri de beraberinde getirmektedir. Festivalde boğa güreşlerinin yanı sıra karakucak güreşleri, el sanatları sergisi, resim ve fotoğraf sergileri, fakir ailelerin çocukları için sünnet şölenleri, konserler, çeşitli yarışmalar gibi etkinlikler de düzenlenmektedir.

Arhavi Kültür ve Sanat Festivali: Festival, yöreye canlılık kazandırarak yörenin ticari ve turizm potansiyelini artırdığı gibi, yapılan sportif etkinliklerle birçok sporcuyu da Türkiye'ye tanıtmıştır. Müzik yarışmaları da yine çok sayıda sanatçının Türkiye çapında tanınmasında önemli rol oynamıştır.

Milli Parkları ve Doğal Cennet olan Gölleri

Hatila Vadisi Milli Parkı'na, Artvin il merkezinden 10 km.lik stabilize bir yol ile ulaşım sağlanmaktadır. Hatila Vadisi'nin gerek ilginç jeolojik ve jeomorfolojik yapısı ve gerekse özgün bitki toplulukları, yöreye ülkemizde nadir rastlanan bir alan özelliğini vermektedir. Ayrıca bu doğal öğelerin birleşimi sonucu eşsiz peyzaj güzellikler ortaya çıkmaktadır. 1250 m. yükseklikteki yaylaya altyapı hizmeti götürülmüştür ve Artvin Belediyesi tarafından yaptırılan 80 yatak kapasiteli bungalovlar bulunmaktadır. Her yıl Haziran ayının son haftasında düzenlenen ve 3 gün süren boğa güreşleri etkinlikleri, yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir.

Sahara-Karagöl Milli Parkı ise, Şavşat ilçesi sınırları içinde bulunan Karagöl-Sahara Milli Parkı içinde bulunmaktadır. Şavşat Karagöl, 8-10 hektar büyüklüğündedir ve çevresini ladin, çam ve köknar ağaçları çevrelemektedir. Ayrıca Şavşat ve çevresinde olduğu gibi, Karagöl'de de yaban hayvanlarına rastlamak mümkündür. Kamp-karavan turizmi için çok uygundur. Karagöl'e elektrik, su, tuvalet ve dinlenme binası hizmetleri götürülmüştür.

Bir diğer Karagölse, Borçka Karagöl'dür. Borçka ilçe merkezine 27 km. uzaklıkta bulunun göl, heyelan gölüdür ve 19. yüzyıl başlarında, bir tepenin heyelan sonucu, Klaskur (Aralık) Deresi'nin önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Karagöl, anıt sayılabilecek çeşitli yaşlı ağaçlarla çevrelenmiştir. Zengin bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğine sahiptir. Gölde yöreye özgü kırmızı pullu alabalık bulunmaktadır ve balık avlamak mümkündür. Yırtıcı kuşların göç yolu üzerinde bulunmasından dolayı yırtıcı kuşları rahatça gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca diğer yaban hayvanlarına rastlamak da mümkündür. Borçka Karagöl, kamp ve karavan turizmi için ideal bir yerdir.

Ve son olarak, harika bir doğal güzellik olan Cehennem Deresi Kanyonu'ndan bahsetmeden geçemeyeceğiz. Çünkü bu kanyon, yapısı ve insanı büyüleyen manzarasıyla, dünyanın belli başlı kanyonları arasındadır. Ancak kanyonun tanıtımı yapılmadığından pek bilinmemektedir.

Artvin'in Kültürel Yüzü: Kaleler, Camiler ve Manastırlar

Artvin birçok tarihi esere ve geniş bir kültüre sahiptir. Ancak bu kültürel varlıklar ve turizme olan katkısı son yıllarda fark edilmiştir. Ekoturizm kapsamında birçok kale, kilise, manastır, cami, türbe, köprü ve çeşme restore edilmekte ve ziyarete açılmaktadır.

Ardanuç (Gevhernik) Kalesi; Bu kale Ardanuç Adakale Köyü´nün hemen yakınında bulunmaktadır. Bu kalenin çevresinde gümüş madenleri olduğundan, bu kale maden ve cevher anlamına gelen "Gevheri Nik" kalesi ismiyle de anılmaktadır. 5. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen bu kale Gürcü krallarına ve Çıldır atabeylerine başkentlik yapmıştır. Gevhernik Kalesi, dışkale-içkale yapılaşmasının çevredeki tek örneğidir.

Boselt Kalesi; Yapım tarihi net belli olmamasına rağmen kalenin Gürcü Kralı I. Fransuva tarafından kızının anısına yaptırılmış ve o zamanlar bölgenin ticaret merkezi olmuştur. Ayrıca kalede, kaleyle bağlantılı gizli bir yeraltı yolu bulunmakta. Yolun çıkışı yine yeraltındaki dokuz odayla bağlantılı. Kalenin içinde büyük bir kilise kalıntısı ile yerleşim kalıntıları bulunuyor. Bir de kalenin uçurum tarafında bir şarap mahzeni yer almakta.

Ferhatlı (Kalmaklı) Kalesi; Ardanuç´un 5 km. batısında, Ferhatlı (Ahıza) Köyü´nde bulunmaktadır ve Ferhat ile Şirin´in efsanesinin burada geçtiği söylenmektedir. Köylüler Ferhat ile Şirin´in efsanesini anlatırken, köyün isminin de bu efsaneden geldiğini vurgulamaktadırlar.

Pırnallı Manastırı; Bagratlı (Gürcü) Kralları'ndan I. Aşot'un torunu Prens Khaohi Kral Gurgen zamanında yaptırılmıştır. Artvin'in Bağlık mezrasında, iki vadi arasında, kuzeyden güneye doğru alçalan bir sırt üzerinde kurulmuştur. Kilise, şapel, çeşme ve çan kulesinden oluşan manastırın çevresinde halkın yaşadığı evler bulunmaktadır.

Hamamlı Manastırı (Kilise-Camii); Artvin'in merkezindeki Hamamlı Köyü'nde bulunmaktadır. Manastırın kitabesinden İberya Kralları'ndan Sumbath (945-958) tarafından mimar Gabriel'e yaptırılmıştır. X.-XIV. yüzyıllarda manastır olarak işlevini sürdüren yapı, XVI. yüzyılda camiye dönüştürülmüştür. Günümüzde cami olarak kullanılan yapı, 1958 yılında kısmen tamir geçirerek son şeklini almıştır. Manastırın güneye bakan tarafında bulunan işlemeli güneş saati günümüze kadar ulaşabilmeyi başarmıştır ve dönemin mimari anlayışını yansıtan etkileyici bir örnektir.

Barhal (Altıparmak) Kilisesi; Yusufeli ilçesinin 12 km. kuzeybatısında, Barhal (Altıparmak) Köyü'nde bulunmaktadır. Aslında bir manastırdır fakat geçen yılların ardından günümüze ancak kilise bölümü ulaşabilmiştir. Bina oldukça sağlamdır ve anıtsallığı ile dikkat çekmektedir.

İşhan Manastırı (Kanlı Kilise); 1008 yılında yapılmış, 1549'da Osmanlılar tarafından camiye çevrilmiştir. Manastır; kilise ve şapelden oluşmakta olup, kesme taştan yapılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki yazıt geometrik kabartmalarla çevrelenmiştir. Ayrıca manastır pencerelerinin çevresindeki süslemelerde ejder ve aslan boğuşmalarını gösteren kabartmalar bulunmaktadır. İbadet mekânını örten yüksek kasnaklı kubbesinin üzeri fresklerle bezenmiştir. Yörenin mimari ve bezeme yönünden önemli bir eseridir. Manastır her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turisti kendisine çekmektedir. İşhan Kilisesi, onarımını üstlenen güzel Elen uğruna (bölgedeki Selçuklu kale beylerinden birinin kızı) nice canlar verildiği için "Kanlı Kilise" olarak da anılır.

Tüm bu tarihi eserlerin yanı sıra Artvin'de birçok tarihi köprü, çeşme ve türbe de bulunmaktadır. Ayrıca dinlenebileceğiniz ve bazı hastalıklarınıza iyi gelecek kaplıcalar ve içmeler de seçeneklerinizin arasında yer almaktadır.

alıntı


 
  Bugün 25 ziyaretçikişi burdaydı! Copyright © 2008-2015 Her Hakkı Saklıdır. www.artvinlimisin.tr.gg Pagerank Google Pagerank Checker  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol